25 Ocak 2013 Cuma

Virginia Woolf - Kendine Ait Bir Oda

Kadın olmanın en büyük avantajlarından biri,çok güzel bir siyah kadının yanından bile, onu bir İngiliz kadını yapmak için istek duymadan geçebilmektir. 

Sayfa. 57 






20 Ocak 2013 Pazar

Balmorhea - Remembrance

 O cümbüşe her dokunduğunda, kendi gerçeğim tokat gibi. / Zehir gibi. 


10 Ocak 2013 Perşembe

Devrim Dirlikyapan - Karla Gelen

geldiğin gece kar yağmıştı kentin üstüne
gökyüzünden sorular düşüyordu hiç durmadan.
nasıl da kalabalıktın sen; bütün kollarımla
sarılıyordum da vücuduna, kapıda kalıyordu
yine de bir yarın... ilk o zaman anlamıştım
bu eve fazla gelen bir yanı vardı bu buluşmanın
ve daha o geceden belliydi, aşkımızın
boyumuzu aşan yüzlerce ayak izinden
ve kar sıcağı sorulardan yapıldığı.

alıştığımız bir şey değildi oysa, karda tipide
sulara düşmek bir ateşin ağzından,
yeni bir ejderha oluvermek buzul çağında
ve ansızın çatlatabilmek zamanı
en ağır yerinden.

yüreğini düşürmüş binlerce sevgiliden
kopuşa kopuşa mı buluşmuştuk seninle,
beynindeki canavarı mı öpmüştük
kentin bütün "kitap yüklü merkepler"inin?"1
ne çok avcı yağmıştı gözlerinin peşinden
ve ne çok çığ dayanmıştı kapımıza.
görmüşlerdi seni saksofon çalar gibi öptüğümü
ve yıllarca düş kırıklığı toplayan şairin
yerin altında artık bir aziz
kent maketi kurduğunu.

o gece ilk defa, aşkın bu kente
yenilmediği bir yerdi sokağımız.
ahlak masasına yatırılmış ömürlerden
çılgın saatler çalıyorduk çünkü hiç çekinmeden
ve bir gecede kimbilir kaç bin yıl yaşamıştık
unutulmuş bir uçurumu emzirirken.

lanetlenmiş yüksek tansiyon vakitlerinde
kalbimiz ancak bu kadar hızlı koşabilirdi
ve az kalsın yanıt verecekti durgun sulardan:
nedir çocuk ölmek her şey yaşlanıyorken.
gelişin çünkü kutsal bir okyanusu
yutmak istemesiydi iki küçük balığın;
kapı kolu, ip ve korkudan ibaret bir öyküyü
yere çalmasıydı çürük diş şövalyelerinin.

sen beni tuzlar kadar sevmiştin,
ben seni karlar kadar, sevgim sevginde erimiş
sevişmiştik, erimiştik kaynar sulara.
oysa bilirsin nicedir
bir yağmur bedduasıydı aşklar
ve her şey ne kadar da aşağılıktı.

geldiğin gece kar yağmıştı kentin üstüne
gökyüzünden gözlerin düşüyordu hiç durmadan,
kar sıcağı sorular kadar tehlikeli gözlerin.
ne kadar güzeldin, bütün resimlerin ve eşyaların
sözünü kesiyordu yüzün. bedenin dolusu
karadeniz kokuyordun... sendin elbet hayatın
altımdaki iskemleye vurması yakın bir ânında
kirpikleriyle ipimi kesen peri; soluğunu
tehlikeyle sıvayan kadın.

gözlerin her şeyi değiştirebilir miydi?
salıncağa binmiş bir zerre gibi kimbilir
kaç kez esrimiştim inanabilmek için buna.
ve yalnızca kellemi değil, bütün bir
bedenimi almıştım koltuğumun altına.
donmuş kan damardan kovulmalıydı çünkü
"böyle olmalıydı ve oldu işte." 2 

tabulardan koleksiyon kurmuş bir kent için
elbette ki toplumsal bir sorundu kalbin.
bütün avcıları peşine takacak kadar
çok sevmiştin çünkü uçmayı, yasaklı
serüvenler getirmiştin. ve nasıl da kalabalıktın
bu eve fazla gelen bir yanın vardı senin,
bütün kollarımla sarılıyordum da vücuduna
kapıda kalıyordu yine de bir yarın.

belli ki toplamadan gelmiştin ayak izlerini,
kilitlenmiş adımlarla örtülü bir kente
yalnızca kabına sıkışmış bir kıpırtı
kalmasın diye eyleminden...

o gece anlamıştım: her yerinden yüreği
taşan bir kadındır bir şaire gereken;
bir karla gelendir, bir kardelen


8 Ocak 2013 Salı

Yeşim Çanlıoğlu - Teklemeler

caretta'ya aşkla

1. 
yazın kumdan parmakları vardır, bilirsin, hani 
yeşil elma mevsimi derdim ben, sen gülerdin. 
kapısı açık evler gibi, ısırılmış elmalar gibi gülerdin. 

3. 
bu kentin rahminde çok çocuk vardır, bilirsin 
ay sürerler bazı gecelerin yüzlerine 
güneşin iftirası olan ay 
senin tabağında küçücük parçalara böldüğün 
ay. 

5. 
bana bir şarkı söyle 
yağmurun sokaklarında bıraktığın lekeler için 
unutmaya alışmak için, denize gidip boğulmuş çocukların 
saçlarını okşamak için 
loğusa köpekler kadar ağır ve aksak 
yapraklarda ağaçların gözyaşları, bilirsin 

7. 
çocukluğum hükümsüzdür 
vapurlara, trenlere ve aşka karşı 
bilmezdim neden ağladığımı 
cebimde yeni yılın hediyesi mızıka 
cebimde bozuk paralar, bozuk hüzünler 
unutmamaktan çok ölünür, bilirsin. 

9. 
gittin ve açık bıraktın kışın kapılarını 
kışın buzdan parmakları vardır, bilirsin 

Göçebe Dergisi - 1996


Niña Pastori - Hoy igual que ayer

Odamda bağırıyor bu ses.